Bu hafta meteoroloji yağış gösteriyor, gerçi Anadolu soğuklardan donuyor ama Datça baharı yaşıyor, bizde Datça’nın hava durumuna göre biraz da şansımızı zorlarız hesabıyla yürümeye karar verdik.
Her zamanki gibi sabah saat 8.00 de belediyenin önünde buluştuk, ekip liderimiz Ahmet bey akşamdan haber verdiği fakat yağmur yağar korkusuyla gelmeyen birkaç arkadaşı aradı, gene de gelenler yaklaşık 10 kişi olduk, araçla gelen hiç kimse yoktu, mecburen Ahmet beyin cipine bayanlar ön tarafa, beyler arka tarafa doluştuk.
Saat 8.10 da Marmaris yoluna düştük, yaklaşık 35 km. gittik, Marmaris yolundan sola döndük, eski Datça yolunu geçip orman yolundan sola dönüp yaklaşık 100 mt. Gittik,”Teke Suyu Mağarası” tabelasının yanına arabamızı park ettik. Ahmet Bey çantalarımızı almamıza gerek olmadığını, sadece fotoğraf makine ve el fenerlerimizi almamızı söyledi. Arabamızın durduğu yer üç yol kavşağıydı, yolun birisi doğuya, diğeri kuzeye, bir diğeri kuzey batıya gidiyordu. Biz kuzey batıya giden yola dönüp yaklaşık 100 mt. Bu yolu yürüdük, ikinci “ Teke Suyu Mağarası “ tabelasının yanından kuzeye dönüp 15-20 mt. Gidip sağınıza baktığınızda uzaktan fark edilmeyen mağaranın girişini yaklaşınca görürsünüz.
Girişi oldukça tehlikeli, merdiveni kırmışlar, mecburen kaygan olan kayalıktan iniyoruz, içerisi zifiri karanlık, çok dikkatli olmak lazım yerler kaygan zemin çok engebeli, el fenerlerimizle duvarları tarıyoruz, neredeyse küçük dilimizi yutacağız, bu kadar muazzam bir mağara var biz hala turizme açmamışız, o sarkıtlar ( gerçi tarihii eserlerimizi tahrip etmekte üzerimize bir millet yok, burada da sarkıtları kırmışlar ) inanılır gibi değil. Mağara iki bölümden oluşmuş, girişte engebelli bir geniş bölüm var, sarkıtlar harika, 2 mt. Kadar tırmanıp rahatça geçilebilen bir pencereden ikinci bölüme geçiliyor, ikinci bölüm biraz dar ama bu bölümde muazzam bir gölet, o suyun dansı saatlerce bıkmadan seyredilebilinir. Sağ tarafta bir dehliz var ama tam göremiyorsunuz, suya girmek lazım. Fotoğraf makinenizi su damlalarından korumanız lazım, içerisi biraz serin, yaklaşık 30-35 dakikalık mağara gezimizi sonlandırıp mağaradan çıkıyoruz, ama Datça’ya gezmeye gelen dostlara tavsiyem bu mağarayı kesinlikle görmelerini isterim.
Arcımızın yanına gelip çantalarımızı alarak, saat 9.30 da kuzeye giden yola girdik, ilk etapta orman yolu zannetmiştim ama biraz ilerleyince bu yolun ilk Marmaris- Datça antik yolu olduğunu gördüm, daha önceki bir yürüyüşümüzde bu yoldan araçla dönmüştük.
Yürüyüş çok rahat yer yer Arnavut kaldırımı döşenmiş yoldan 40 dakika falan yürüdük, yol ikiye ayrılıyor, solda çeşme var, suyu harika burada kısa bir su ve fotoğraf molası veriyoruz, yabani ahlâtlar çiçek açmış onları görüntülemeden gitmek olmaz.
Geldiğimiz yol ikiye ayrılıyor birisi sağa doğuya, diğeri sola kuzey batıya gidiyor, biz kuzey batıya olana devam ettik.
Küçük derecikler, papatya tarlaları, bazen devasa çam ağaçları, yolumuzun üzerinde çokça karşılaştığımız arı kovanları, havada güneş yok ama soğuk değil, bulutlu, Bodrum üzerinde kara kara yağmur bulutları oluşuyor.
Eski Datça yolundan ayrıldığımız için dağa orman yolundan tırmanmaya başladık, yaklaşık 10.45 civarında ufak bir mola verdik, arkadaşlar kumanyalarından bir şeyler atıştırırken ben de etrafı ve arkadaşları fotoğraflamak mutluluğunu tattım.
Orman yolundan devamlı yukarı tırmanıyorduk, yükseldikçe manzara inanılmaz güzelliğe bürünüyor, yukarıdan daha önce yürüdüğümüz eski kaleyi gördüm, hava nemli olduğu için karşı sahil biraz zor görünüyor.
Saat 11.15 de dağın doruğundan kuzey yamacına geçtik, yolumuz kuzey doğuya doğru akıp gidiyor yukarıdan çok rahat görüyoruz.
Yaklaşık bir saatlik bir yürüyüşten sonra, Alovara yoluna çıkıyoruz, ama tabi bu arada yağmur ufaktan ufaktan bize sinyal veriyor, herkes yağmurluklarını giydi zaten.
Alovara yoluna çıkınca kısa bir mola verip, Ahmet bey istersek yolumuzu uzata bileceğimizi, Emecik Köyüne ormandan yürümeyi, istersek Alovara yolundan dönebileceğimizi söyledi. Arkadaşlar yağmur yağacağı için başka bir seferde o yolu yürümeyi teklif ettiler, böylelikle yaklaşık yarım saatlik bir yürüyşten sonra “ Cavır Deresi “ mevkiindeki çeşmeye ulaştık, arabamızı daha ileriye bıraktığımız için Ahmet bey gidip aracımızı alıp geldi, bizde biraz mola verdik, Ahmet bey geldiğinde aracımıza binip Datça’ya döndük, kısa bir gezi olmasına rağmen çok keyifliydi.
Başka gezilerde buluşmak üzere belediyenin önünden vedalaşıp ayrıldık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder