KALKAN – BEZİRGÂN YÜRÜYÜŞÜ ( 1.GÜN )
Datça yürüyüş grubu olarak sezonu harika bir yürüyüşle açtık. Yürüyüş liderimiz Ahmet TEMİZEL rehberliğinde “ LİKYA YÜRÜYÜŞ YOLU ” “Kalkan – Kaş “ parkurunu yürüdük. Dört gün boyunca yaklaşık 15 kg. gelen sırt çantalarımızla 70 km. ye yakın yürüdük.
İki araçla Datça’dan 6 kişi akşam saat 20 civarında yola çıktık. Muğla – Marmaris kavşağında Hatice hanımı aldık, biraz ileride Antalya yolu üzerinde kuru fasulyeci Osman’ın yerinde mola verdik. Gece kelle paça çorba, kuru fasulye hakikaten insana enerji veriyor.
Diğer bayan arkadaşımız Nağihan Hanım Bursa’dan geliyordu, gece Fethiye’de öğretmen evinde konakladık.
Sabah Ahmet Bey Nağihan hanımı otogardan alıp getirdi, kısa tanışma faslından sonra kahvaltıya geçtik.
Ekibimiz Ahmet TEMİZEL, Hatice GÖNÜL, Nagihan İRİÇ, Yılmaz AKTEN, Kemal AKTEN, Ahmet SOYDAN, Fehim ŞAVLI ve ben Ali Rıza ÖZTEKİN, küçük, uyumlu, neşeli bir grubumuz oluştu.
Fethiye öğretmen evinden saat 9,10 da ayrıldık. Aslında Patara’dan başlayacaktık ama uzun bir asfalt yol yürümek gerekiyormuş, o asfalt yolu araçlarımızla geçip Kalkan’a geldik.
Şahsen bayağı heyecanlıydım, ilk defa bu kadar ağır bir yürüyüşe katılıyordum, grupta Fehim beyle ben ilk defa katılıyorduk, diğer arkadaşlarımız geçen yıllarda bazı parkurları yürümüş, deneyimliler.
Kalkan’dan Kaş yoluna 2 km. kadar gidince “Osmanlı Sarnıcı” var, araçlarımızı sarnıcın yanına bıraktık, 30,40 mt. Aşağıda tabelalardan başlangıç noktası görünüyor, son kontrollerimizi yaptık.
Saat 11,00 de Kalkan – Bezirgân parkuru yürüyüşümüz başladı, Fethiye’den yiyecek, içecek almıştık sırt çantalarımızda yer kalmadığından ellerimizde poşetler vardı.
Traktör yolu şeklinde başlayan yol sonradan patika yol şekline dönüştü, tek sıra haklinde dik bir tırmanış başladı.
Ziğ zağlar çizerek devamlı tırmanıyorduk, başlangıçta zorlu bir tırmanış bizi bayağı terletmişti, 11,50 de ilk molamızı verdik.
Yaklaşık 920 mt. Yüksekliğindeki Kerevet Tepe bizi oldukça, daha ilk günde yormuştu, fakat yükseldikçe gördüğümüz manzara tüm yorgunluğunuzu unutturuyor, yeniden hevesle yürümeye başlıyoruz. Sanki bahar geliyor, yolda sık sık çiğdeme benzeyen çiçekler görüyoruz, ağıllar, eski konaklama evleri görülmeye değer.
13,20 de bir su deposunda mola veriyoruz, ama zirveye çıktık, zirveden sonra da hafif dik yolu yürüdük. Bu su deposunda Ahmet Bey küçük arıtma sistemiyle susayan arkadaşlara buz gibi kuyu suyu ikram etti.
Bu su deposunda çok eğlenmedik, tırmandığımız dağın doğu yamacından inişe geçtik, yol çok taşlı dikkatli yürümek gerek.
Saat 14 civarında Bezirgân Köyü’nün girişindeki tahıl ambarlarına ulaştık, hedefimiz bu tahıl ambarlarında kalmaktı, ama hepside hala tahıl ambarı olarak kullanıldığı için kapıları kilitliydi.
Köye ilerleyip nerede kalacağımızı araştırdık, en uygun yer, caminin yanında koca çınarın altında köşk denilen, tahtadan yapılmış yükseltide kalmaya karar verdik.
Köylü sıcak karşılıyor yürüyüşçüleri, köyde 2 tane pansiyon varmış ama paralı müşteri seçiyormuşlar, bence köşk en güzel konaklama yeri.
Arkadaşlar çadırları kurarken Ahmet TEMİZEL ve ben köyde karnımızı doyurabileceğimiz bir yer için keşfe çıktık, köyün marangozu iki kardeş bizi ağırlıya bileceklerini, gözleme ve katmer, ayran ikram edebileceklerini söylediler
Arkadaşlarla saat 19 civarında gözleme ve katmer ziyafetinden sonra köy kahvesinde çaylarımızı yudumladık…
Saat 21 civarında çadırlarımıza çekildik… Gece saat 2 sıralarıydı bir nara ile uyandım, çok acayip bir kuş sesi kulakları tırmalıyor, her halde bizim dışarıdaki yiyeceklerin kokusunu almış olacak, grup liderimiz Ahmet bey kuşu kaçırmak için bağırmış, fehim bey el fenerini alıp çıktı, hemen hemen herkes uyanmıştı, çadır içinden baykuştu, yok kargaydı muhabbetinin ardından yorgunluğun etkisiyle uyumaya devam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder