Artık yağmurlar bitti, Datça’da yağmur olsa da günü birlik olur, rüzgâr da Datça’nın kendine has rüzgârı olur, neredeyse çağlalar olmak üzere.
Hafta içinde sağ olsun arkadaşlardan mesaj aldım, geçen hafta yürüyüş yaptığımız şelalelere yürüyeceklermiş, ekip liderliğini de Sevinç hanım yapacakmış. Aslında gönlüm kaldı ama Pazar günü de Kinidos şehrinin içme suyunun çıktığı kuyulara yürüyeceğiz, onun için iki yürüyüş belki zor olur, daha hiç denemedim.
Cumartesi akşamı Ahmet TEMİZEL aradı, yürüyüş kesin olacakmış, bende Fehim ŞAVLI ve Emine AYHANER’İ aradım, biz üç hemşeri yürüyüşe katılacağız.
Erken kalkmaya alışkın olduğum için Pazar sabahı da erken uyandım, yürüyüş çantamı ve fotoğraf makinemi hazırladım, doyurucu bir kahvaltıdan sonra evden çıktım. Fehim beyin evi yakındı onunla buluşup, toplanma yerimiz olan Datça Belediyesi önüne yürümeye başladık, yine komşumuz olan Sevinç hanım az sonra arabasına bizi de alarak saat 8 e doğru buluşma noktamıza vardık.
İlk gelenlerdendik sonra cumartesi günü şelalelere Sevinç hanımla yürüyen Alp Bey geldi, Yasemen hanım, Abdullah beyle Yalçın bey geldi, biz arkadaşlarla merhabalaşırken Ahmet beyle Emine hanımda geldi. Ahmet beyin üzücü bir haber verdi, bize rehberlik edecek arkadaş rahatsızmış, gelemiyormuş, Ahmet bey “ Şans arkadaşlar ne yapalım, niyetimiz o taraftı, bizde o tarafa bilmediğimiz yerlere yürürüz “ dedi.
İki jipe binip yoldan da Kaya beyi alarak Kinidos yoluna düştük. Bademler gelin kızlar gibi bembeyaz gelinliklerinin içinde süzülüyorlar, yeşillikler arasında papatyalarda sanki bademlerin altına kar yağmış, değişik duygular, değişik hazlar veriyor insana.
Saat 9 da Yaka Köy’e vardık, arabaları okulun önüne park edip Kinidos yolundan sağa dönüp bademliklerin arasından yürümeye başladık. 10 dakika kadar yürüdük, bademlikler bitti, macera ve keşfetmeyi seven Ahmet bey bademlerin bitiği yerden hemen sola, makilik araziye döndü. Bademlerin ve papatyaların arasında kısa bir fotoğraf molasından sonra su deposunun kuzeyinden “ Kale Arkası “ denilen tepeye tırmanmaya başladık. Keçi yolu olmadığından tek sıra şeklinde Ahmet beyi takip ediyorduk. Adaçayı, kekik, karabaş otu kokuları ciğerlerimize doluyor, enerji veriyor.
Yaklaşık bir saatlik bir tırmanışla bayağı yukarılara çıktık. Önümüze sarp kayalar çıkınca dağın kuzey yamacından kıvrılarak inişe geçtik, yol olmadığı için iniş bayağı zor oluyordu. Aşağıda vadide bi tane yıkılmış çoban evi gözüküyordu
Vadiye inip çoban evinin sol tarafında sarıçiçekleri olan yörede “ Keçi Gevişi “ denilen ağacımsı bir bitkinin gölgesinde öğle yemeği molası verdik.
Ahmet Bey yeni keşifler, yeni yürüyüş yolları keşfetmek için sabırsızlanıyordu, saat 12 ye yakın vadinin güneyinde, Kinidos’un en yüksek tepesine kuzey yamacından tırmanmaya başladık. Yükseldikçe indiğimiz dağın solunda en sondan Yaka Köyü, Çeşme Köy, Cumalı ve Yazı Köyü, sağında en sondan Palamut bükü, Belen Köyü yeşillikler arasında, bizim sağımızda Ege Denizi, Gökova Körfezi, solumuzda Ak Deniz, hava biraz nemli olduğu için fotoğrafta biraz sorun oluyor.
Daha önce yürüdüğümüz Ege sahilinde Mersincik ve Murdala koyları, hemen dağın eteklerinde Değirmen Yanı, solumuzda önde Kinidos Koyu, yanı başında gitmek isteyip de rehberimizin rahatsızlanması sonucu gidemediğimiz Bağlar Özü Koyu.
Yanılmıyorsam bizim çıktığımız dağa da “ Babadağ “ deniyormuş.
Saat 14.00 civarında zirvedeyiz, yeşille mavi kucaklaşıyor, koylar pırıl pırıl, tepeden badem tarlaları öbek öbek kar yığını gibi görünüyor.
14.30 civarında zirveden dağın doğu yamacından “ Değirmen Yanı “ mevkiine giden yolu hedef alıp inişe başladık, yine yol olmadığı için tek sıra Ahmet beyi takip ediyoruz. Yılan gibi kıvrıla kıvrıla 15.30 civarında bir keçi ağılına iniyoruz. Oğlaklar, köpek yavruları karşılıyor bizleri, Yasemen hanımın topuğunda sorun olduğu için yavaş yürüyor, Ahmet bey, Abdullah bey, Sevinç hanım, Emine hanım, Fehim bey, Yalçın bey, Kaya bey, Yasemen hanım, bense kâh aralarda, kâh en arkada yeter ki bi fotoğraflık malzeme bulayım, aslında malzeme çok ama arkadaşları aksatmamak için hızlı hareket ediyorum, içimden de hayıflanmıyor değilim ” inşallah ileri ki günlerde bir fotoğrafçılık kulübü kurar foto safariler düzenleriz “
Saat 16.30 civarında yaka köyünde kahveci Ahmet’in çay bahçesinde biraz çay molası verip, arkadaşlarla vedalaşıp köyden ayrılıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder